Bizim çırak Abdullah Ecirli bir link göndermiş. Çırak dediysem, eskiden öyleydi. Şimdiki durum boynuz kulak ilişkisi içinde değerlendirilebilir belki. Gönderdiği linki açtığımda bir logonun hikayesini anlatan video çıktı karşıma. Hikaye çok etkileyici ve heyecan verici. O heyecanla bu logonun tasarımını yapan kişinin Abdullah olmasını çok istedim. Ancak o da sadece aynı heyecanı duyduğu için paylaşmış bizimle.

Logonun en önemli ve benzersiz özelliği 40.000 farklı varyasyonunun üretilebilir olması. Bunu özel bir algoritmayla çalışan bir yazılım ile başarmışlar. Tasarımcılar, mühendisler ile kafa kafaya verdikçe böyle enteresan yeniliklerle karşılaşmaya devam edeceğiz sanırım.

Dijital mecraların öne çıkmasıyla logolar da değişim geçirmeye başladı. Eskiden ofset baskı yöntemiyle gazete kağıdına düzgün bir şekilde basılabilen logolar tasarlamaya gayret ederken, şimdi şeffaflık, boyut efektleri taşıyan çok renkli logolar görmeye başladık. Sadelik her zaman geçerli bir kural da olsa 40.000 versiyonu üretilebilen çok renkli bir logoda da sadelik prensibinin ihlal edilmediğini görebiliyoruz.

MIT Media Lab Identity, 2011 from readyletsgo on Vimeo.

Geçtiğimiz yıllarda Bilkom için yaptığımız logonun farklı versiyonlarını tasarlamış ve logonun ürünlere göre renk değiştirmesini öngörmüştük. Ne derece kullanılıyor bilmiyorum. Bu yazıya konu olan MIT Lab. logosu ise hem renk hem de şekil değiştiriyor. Videoda da görebileceğiniz gibi her kartvizitte farklı logolar kullanılıyor. 40.000 farklı logo ve herbirine baktığınızda aynı logoyu görüyorsunuz.

Bu projenin logo tasarlanmasında mühendislik desteği konusunda çalışan bilgisayar mühendisi arkadaşım Mustafa Yelmer’e de iyi bir kaynak olacağını düşünüyorum. Kimbilir belki de yakın gelecekte Mustafa ile birlikte benzeri projeleri gerçekleştirme fırsatı bulabiliriz.

http://www.fastcodesign.com/1663378/mit-media-labs-brilliant-new-logo-has-40000-permutations-video

http://www.processing.org/

Elektrik dağıtım şirketlerinin bir çoğunun logosunda şimşek, yıldırım vs. figürler var. Demek ki elektrik sadece kıvılcımlar çıkardığında bizim için somut hale geliyor. Peki elektrik dağıtım şirketlerini “enerji nakil hatları” daha iyi bir anlatmaz mı? Hatta şehirler için bir “Elektrik Direği” ?

En yeni Elektrik dağıtım şirketlerinden Akedaş’ın logosu bu şekilde ortaya çıktı. Yaptığımız bir çok çalışma arasından (Tabi ki şimşekliler de vardı) daha yenilikçi olan bu logoyu tercih ettikleri için Akedaş yöneticilerine teşekkür ediyorum. Umarım kısa bir zaman içinde her yönüyle örnek bir kurum olacaktır.

www.akedas.com.tr

Logolar canlıdırlar. Zaman içerisinde karşılaştıkları olaylardan etkilenirler. Bazen yıpranır bazen güçlenirler. Çok da hassastırlar. İyi bakılmazlarsa, korunmazlarsa hemen hastalanır, yıpranır bozulur ve değişirler. Hatta ölebilirler de.

Plasmar, uluslararası plastik hammaddesi ticareti ile iştigal eden bir firma. Oldukça genç bir kuruluş olmasına rağmen logolarını koruyamamışlar. Farklı alanlarda farklı bir şekilde kullanılmasını engelleyememişler. Bir logoyu aslına sadık kalarak restore ettik. Bundan sonrası için de korumaya çalışacağız. Ancak Logoların uzun süre ve sağlıklı yaşamaları için kalıcı çözüm kesinlikle kurumsal kimlik kılavuzu hazırlanması ve bu kılavuza kesinlikle uyulmasıdır.

Adobe Illustrator CS4 (evet daha 4 maalesef) kullanılarak çizilmiştir. Serbest tarzda, daha karikatür bir SG 220 elde etmeyi planlamıştım ama ayrıntılar bizi buraya getirdi.. (Daha önceden bir metrominibüs çalışmamız vardı. Onun gibi olsun istemiştik) Yine de teknik bir çizim olmadığını

söyliyelim ki ölçü ve oran hataları hoş görülsün.. Hatta madem Illustrator’de çalıştık, hemen bir “envelop distort with warp” işlemiyle daha “karikatür” bir sonuca ulaşabiliriz.. Devamını Oku

2 cevaplar
  1. adnan
    adnan says:

    Emin hocam, yazılarınızıistedğimiz zaman tek bir tık ile twitter’dan paylaşmak isterdik. En alta şeer butonu istiyoruz. (URL kopi peyst’e üşenen bir okuyucu.)

Yorumlar kapalı.

3 cevaplar
  1. Zorunlu iteatkar
    Zorunlu iteatkar says:

    Çok şirin olmuş. Ne amaçla yapıldı bilemedim tabii. Bizlerin Bayramı’nı kutlamak içinse daha bir güzel ve zarif bir uygulama teşekkür edilesi.. Bir de mavi biraz daha açık olsa da bı şey mı olurdu :p

Yorumlar kapalı.

Aşağıdaki mesajdan iki bilemedin üç ayda bir alıyorum.

“TEBRIKLER!HEDIYE KOL SAATI KAZANDINIZ,HEMEN 05321110211 I ARAYIN.HEM SAATINIZI ALIN,HEMDE ELEKTRIK FATURALARINIZDA INDIRIMDEN YARARLANIN” Devamını Oku

2 cevaplar
  1. ismail türkan
    ismail türkan says:

    aynı mesajdan bende aldım bu tür dolandırıcılara diğer insanların kanmasını engellemek insanları bilgilendirmek için paylaşıyorum sakın inanmayın

  2. özlem
    özlem says:

    ya nasıl insanlarsınız iznimiz olmadan kredi kartından işlem yapıyosunuz .dolandırıcılık bu resmen…bos kalmyacak yapılanlar

Yorumlar kapalı.

Blog yazarı bir kere şaşırdı mı toparlaması zor olur artık. Neyi ne zaman yazacağını bilememektedir. Ülkede referandum (12.09.2010) ve milli maçlar (Fiba2010 Türkiye) gündemleri işgal ederken, dünyada da 11 Eylül sene-i devriyesi sebebiyle çıkarılan bazı krizler dikkatleri çekmekte.. Güneydoğu bölgesi, tek taraflı ateşkes, Ramazan ayında imam cinayetleri, HPG operasyonunda 9 teröristin öldürülmesi, boykotlar vesaire sebeplerle bir şekilde gündemde. U2 gelmiş ve geçmiş. Yankıları kesilmemiş hala. Bu kadar yoğun gündem arasında blog yazarı ne yazabilir? Devamını Oku

4 cevaplar
  1. Enis Aksoy
    Enis Aksoy says:

    Kızılay’ın kahverengi şişesini nereden buldunuz? Eymen’in arşivinden mi?
    Uludağ’ın yeni şişesi farklılaştırmış hakikaten de…

    Kuzuluk berbat bir soda. Türk Kızılayı iyi. Özellikle Türk Kızılayı ve Beypazarı markalarını tercih ediyorum.

    • admin
      admin says:

      Eymenin arşivinde hem yeşili hem de kahverengisi mevcut. Ancak ben resmi google images yoluyla buldum. Ben biraz daha gazlı olanını sevdiğimden zaten Uludağ içicisiydim. Evet şişe biraz incelip, kibarlaşmış ama içim hala “hard”.. Ambalaj tasarımı “yumuşak” içimli soda algısı yaratıp, sert soda tercih edenleri kaçırır mı bilinmez.

  2. Abdullah Ecirli
    Abdullah Ecirli says:

    Clearly Canadian!!
    Hatirliyorum o gunleri ustacigim.. Ama ilginc olan ne biliyor musun? bu icecegi burda sadece bi kere buldum o bizim bildigimiz siselerde.. daha sonra o sodanin siselerini yeniledirler daha guzel yaptilar ama ben onlari bi daha gormedim..
    Her nekadar adi clearly canadian olsada, burda kimsenin bilmedigi ya da hic sallamadigi bi icecegin keyfini cikarmisiz o zamanlar..

  3. metinfe
    metinfe says:

    Maden Suyu konusu, Anadolu´nun diğer insanlarında olduğu gibi benim de çocukluğumdan bu yana garip bir anlama sahiptir. Önce -bisiklet sporu/fizyolojisi bakımından- 1993/94 yıllarında bir miktar üzerinde durdum. Fakat o günlerde bile çocukluğumdan gelen o menfî şeyi aşamamıştım. Ancak nasıl olduysa son zamanlarda bu iş bende de “fetişizan” bir hal alıp çıktı. Hergün market raflarını kollar oldum. Sanırım, insan 40 yaşa kadar soda (gazoz/cola), 40 yaş sonrası ise “mine water/hakiki su” yaratığı olup çıkıyor.

    Konu üzerine söylenebilecek çok şey var. Bir yandan coğrafik analiz/hidroloji gibi 40 kırbaçlık alanlar üzerine kafa yorarken, diğer taraftan şu koca dünyanın ta magmadan gelen detayları…

    Maden suyunun insan ruhu üzerindeki etkisinin sadece o çirkin etiketlere basılan anyon/katyon değerleriyle izah edilemeyeceğini anlatmaya çalışıyorum.

    Konunun diğer bir yönü ise “maden suyu” fenomeninin, içine zorla hapsedildiğim(iz) 3. dünya çerçeveleri bakımından değerine ulaşamıyor oluşu. “Göstermelik şişelere doldurulup şişirme fiyatlarla satılmalı” demiyorum. Fakat tuhaf ve ruhsuzluk cinsinden bir vurdumduymazlık hissediyorum. Öyle ki, 3. dünya şartlarında ahalinin maden suyu içen kesiminin de maden suyuna ruhundan değil, bağırsaklarından bağlanıp işi “hazım” düzeyi bir çıta seviyesinden görme tarzları…

    Diyar ülkesinde maden suyunu bugünlerde gösterişli şişelerde satmak teşebbüsleri de var (mesela, http://www.yuzde100yerli.com/wp-content/uploads/2010/06/uludag_premium.gif)
    Fakat, diyarı, anlayabildiğimiz kadarıyla, enaz 150 yıldır “diğer coğrafyalardaki biraderlerinin desteğinde (!)” babalarının çiftliği olarak kullanmış olan malûm dinamikler, dünyanın göbeği bir coğrafyanın halkını ve ülkesini şu halde (yani, tipik bir 3. dünya örneklemesi) olarak sönmüş karpuza çevirdiklerinden, bu şartlarda -şişe ne kadar gösterişli olursa olsun- “10 litresi 50 dolara” su stabilme şansları olmadığını anlamazdan geliyorlar. Hatta konuyla ilgili olarak “biraderlerden biri”nin bir yerde suyun emtialaştırıldığından dert yandığını okudum. Fakat patron patronlığunu göstermek istiyor ve “ya tutarsa” atışını yapıyor. Böylelikle yeşil ucuz şişe kısmen de olsa satılırken, mor şişe, şişirme fiyatıyla 3. dünya rafında mor mor durmaya devam ediyor. Bu, bir yandan şu 3. dünya cennetinde patronluğun sefaletini (ya da patronun “metres müdür”, ya da torun/yeğen gibi torpil simalarının “biz de bir denesek” baskılarına karşı zaafiyetini), diğer yandan ise, diyar ülkesinde maden suyu ile “biraderce” dalga geçme yöntemini anlatıyor…

    Coğrafya/jeoloji, etiketlerde aslı astarı olup olmadığını bilmediğim elektrolitik değerler ve maden suları bol fakat biraderlerin elinde (şimdilerde buna “Tekelistan” diyoruz) 3. dünyalı kalmış bir ülkenin -büyük ihtimal- patrondan torpilli simalarının “güzel şişe” atışları…

    Karpuz ise, bana Kanada´nın maden suyunu değil, sadece, “içi sönmüşlüğü” hatırlatıyor.

    ( İnsanların “yazı/yazmak” konusunda dürbünün okülerinden değil de objektifinden baktıkları şu ülkede “internet yazımı” da aynı “dantel” göstermecelikleri üzerine kurulu. Bir “internet yazarı” olarak şu ana kadarki tecrübem, meselâ, forum veya bloglara yazılıyor. Fakat bir başkası -dayanamayıp- gerçekten döktürmek zorunda kaldığında ise ona bozuluyorlar. İnşallah burada da böyle olmaz. Yine de maden suyu konusuna zaman ayıran herkese minnettar olmak gerektiği kanaatindeyim ).

Yorumlar kapalı.

Garanti Bankası Shop&Miles Kredi kartımdan bilgim dışında para çekmiş. Aslında bu haliyle adi vak’a… Bir çok banka yıllardan beri bunu yapıyor. Mahkemeye giden parasını alıyor, bu imkanı olmayanlar ise hayıflanarak söyleniyorlar..
Bu sefer yeni olanlar şunlar:
1. Artık 20, 30, 40 değil, direk 100 TL istiyorlar.. (Ne istemesi, çoktan almışlar bile..)
2. Artık yıllık ücret, aidat filan değil, “Yıllık Hizmet Bedeli” diyorlar.. Ne hizmetiymiş bu?
3. “Haklı Müşteri Hattı” denilen CRM sistemi tarz değiştirmiş. Onlar senin peşinden değil senin olnların peşinden koşman gerekiyor artık..
4. Yeni olan son şey de her yıl bu kart aidatlarıyla uğraşmaktan çok sıkılmış olmam.. Hiz kimsenin kartını martını istemiyorum. 2 sene önce yine böyle bir durumda cinnet geçirip tüm kartlarımı iptal etmiştim.. (Salak gibi her gönderenin kartını kabul etmişim.)  Sadece Garantinin kartlarını kapatmadım. Çünkü o zamanlar kartları aktif olarak kullananlardan aidat almıyorlardı. Devamını Oku
6 cevaplar
  1. Mustafa CAN
    Mustafa CAN says:

    Aynı sorunu ben de fortis bank ile yaşadım. 100 YTL çekmişler itiraz ettim. aylık şu kadar harcama taahhüdü verirseniz geri iade ederiz gibi saçmaladılar. Ben hiç uzatmadan kapattırdım kartlarımı. Aklıma yanayım dedim bir de.
    Tanışmamız da sıkıntılı idi zaten banka ile http://www.canmustafa.com/2008/11/internette-gorduklerim/fortis-bank-ile-ilk-tanismam.html
    Bir de onların müşteri hizmetlerinin ismi çok manidar garanti gibi “Memnun Müşteri Merkezi”. Ben memnun olmayanlardanım. Alayına isyan!

  2. Ender Erbey
    Ender Erbey says:

    Aslinda bu tur sabit ucretlerdeki degisiklikler sozlesme sartlarinin degismesi anlamina gelir.Bu tur degisikliklerden once bildirim yapip sozlesmeyi feshetme hakkini tanimalari gerekiyor.Tuketici haklarindan yana Turkiye’de alinmasi gereken daha cok yol var.

    • admin
      admin says:

      Sabit ücret dayatması bir yana, Türkiye’nin CRM’e en önem verdiği sanılan bankasının düştüğü durum daha dikkat çekici.. Haklı Müşteri Hattı dedikleri aracı kullanarak şikayetimi ilettiğim zaman bunun çok değerli bir lead olması gerekiyor ve bekleniyor.. Ama bu güne kadar kimse beni aramadı. Çöersin veya çözemezsin; mtlu edersin veya edemezsin ama önce bir dene, uğraş, bir ara yav..
      TTNet’ten çok şikayet ediyoruz ama bırakın direk şikayet formu doldurmayı, Twitter’da TTNetten bir şikayet edin bakalım.. Hemen orada bitiyor TTNet Callcenter’i..

      • admin
        admin says:

        Sonuç çıkmadı maalesef. Aranmadım bile. 3 gündür bir makina arayıp limitimi yükseltmek istediğini söylüyor. Dalga geçme işini bile makinaya yaptırıyorlar. Tüm masrafları kısıp herşeyi makinalara bırakarak daha karlı olacaklarını düşünüyorlarsa acayip yanılıyorlar. Shop&Miles ile hiçbir ilişkim kalmamıştır. Kapatmak için aradım Haklı Müşteri Hattı’nı. Hani önlerinde CRM ekranı varya.. Belki şikayetlerimi oradan görür filan.. Dünya kadar kimlik doğrulama sorusunun ardından, “Kartınızı kapatmak için 4440333’aramalı veya şubeye gitmelisiniz, kapanacak kartın borcu olmamalı” dedi.. Bu kadar.. Başına aynı şey gelmiş olan arkadaşlardan edindiğim bilgiye göre kart gerçektin kapanana kadar hiçbir şey yapmıyorlarmış. (Bakalım gerçekten kapatabilecekler mi diye herhalde) Sorgusuz sualsiz kapatıyorlarmış. (Bu iyi haber.. Kartı kapattırmak için yalvardığım oldu telefonda) Bir kaç gün sonra tekrar arayıp, “siz bizim şöyle kıymetli müşterimizsiniz, size kartınızı yeniden gönderiyoruz, içine de 10.000 mil koyuyoz” filan diyorlarmış.. İstenseniz birmilyon mil koyun kardeşim.. Bitti o iş..

  3. Sezer Pal
    Sezer Pal says:

    Dün akşam Garanti ATM lerden 6 tanesi bozuktu üsküdar bölgesinde.. Rezillik.. Niye başka banka ATM sinden çekmedin diye soran olursa, takıntılıyım ben. (şifrematikle eşim para çekecekti çünkü, kartsız)

  4. erdem
    erdem says:

    Ben 2007 yılından beri garanti bankası paracard ve bonus card ı kullanmaktayım.Paracard dan kullanım parası kesilmemesi için 2 tane otomatik ödeme talimatı verilmesi yeterli denildiği için 2 tane otomatik ödeme talimatı verdim ve kurtulduğumu zannettim.Hemen devamında ki ay dan itibaren her ay bu sefer de 3,75 tl ekstre+bsmv adı altında para kesilmeye başlandı.E-posta olarak ekstre mi aldığımı defalarca telefonda söylememe rağmen sonuç değişmedi.2011 yılı mart ayında da 45 tl bonus card yıllık kullanım bedeli kesildi.Ben de sözünüze bonus kampanyasına üye oldum bana 45 tl bonus yatırılacağını söylediler ama onun yerine 1 tl bonus yatırdılar.Gerekli harcamayı yapmama ve defalarca aramama rağmen parayı yatırmadıkları gibi bir de utanmadan benden bonus kural ihlali adı altında 45 tl para kesildi.Diyecek söz bulamıyorum yatırmadığınız paranın bir de cezasını kesiiyorsunuz.1-2 gün içinde kaybettiğim haklarımı geri yatırmazsanız önce kartı iptal edecem sonra da garanti bankasını mahkemeye verecem.

Yorumlar kapalı.

Kimse bana “genç blog yazarlarına ne tavsiye edersiniz?” diye sormadı ama ben yüzsüzlüğü ele alıp bir tavsiyede bulunacağım..

Devamını Oku

Mart ayının ortasına geldiğimiz şu günlerde İstanbul’da hava hala ısınmadı. Bahar mevsimine duyulan özlem had safhada. Oysa bazı şehirlerde hep bahar mevsimi hüküm sürer. İnsanın içini üşüten poyraz yerine hep tatlı esintiler hakimdir sahillerde.. Bodrum sevdalıları bu satırları okuduklarında işte Bodrum da böyle bir şehir diyecekler.

Yüksel uzun yıllardan beri Bodrum’da yaşıyor. Uluslararası bir şirketin finans direktörü olarak İstanbul veya Ankara, hiç değilse İzmir’de değil, Bodrum’da… Yalıkavakta Muhteşem bir koya açılan ofis penceresine sahip. Kendi adıma imrendiğim ve günlük hayattan kopuk olmayan bir iş yaşamı var.

Devamını Oku